Kıbrıs’ın gündemini uzun süredir meşgul eden Geçim Endeksi (COLA) tartışmaları, ücretlerin enflasyona endekslenmesi yönünde tarihi bir anlaşmayla sonuçlandı. Ancak uzmanlar, sistemin toplumun farklı kesimlerine eşit yansımadığı görüşünde. Hükümet, sendikalar ve işveren örgütleri arasında kasım ayında varılan mutabakatın ardından Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulides, anlaşmayı “ekonomik adalet için dönüm noktası” olarak nitelendirdi. Yönetim, 24 aylık geçiş süreciyle tam koruma sağlanacağını ve orta gelirli ailelerin sırtındaki yükün hafifleyeceğini duyurdu.
Sistemin temelleri aslında 20. yüzyıl ortalarında İngiliz idaresine dayanıyor. Çalışanların alım gücünü enflasyon karşısında korumayı amaçlayan bu düzenleme, günümüzde ise sınırlı bir kesimi kapsıyor. Yapılan analizlere göre, Kıbrıs’taki işgücünün yalnızca yüzde 44’ü, yani yaklaşık 227 bin çalışan bu otomatik düzeltmeden yararlanacak. Geriye kalan 288 bin kişi ise sistemin dışında kalacak.
İşin ilginç yanı, sistemin en çok üst düzey kamu görevlileri ve güçlü sendikalara sahip sektörlere fayda sağlaması. Zira endeksleme mevcut maaşların yüzdesi üzerinden hesaplanıyor. Bu da zaten yüksek gelire sahip kesimin cebine daha fazla para girmesi anlamına geliyor. Kısacasu sistem, “eşitsizliği azaltacağım” derken, tam tersine var olan uçurumu daha da derinleştiriyor.
Öte yandan, ekonomide kayıt dışı çalışan, geçici işlerde istihdam edilen veya küçük işletmelerde çalışan yüzbinlerce kişi bu haktan mahrum. İşverenler gönüllü olarak uygulamadığı sürece, bu çalışanlar enflasyon karşısında korunmasız kalıyor. Mevcut düşük enflasyon oranları (2025 Ekim’inde yüzde 0,3) bu adaletsizliği perdeliyor olsa da, uzmanlar asıl sınavın enflasyonun yeniden tırmanışa geçtiği dönemde yaşanacağı görüşünde.
Ekonomistlere göre, COLA’nın asıl önemi gelecekteki enflasyon fırtınalarında kendini gösterecek. Sistem, ekonomik dalgalanmalar döneminde olası iş durdurmaların önüne geçebilecek bir mekanizma sunuyor. Ancak aynı zamanda, çalışanlar arasında kalıcı bir ayrışmayı da kurumsallaştırıyor. Görünen o ki, bu anlaşma teknik bir düzenlemenin ötesinde, üzerine daha çok konuşacağımız siyasi bir uzlaşmanın ürünü.