Kıbrıs'ı etkisi altına alan uzun süreli kuraklık, adanın doğal mirasını tehdit eden tarihi bir çevre krizine dönüştü. Orman yetkilileri, art arda gelen yağışsız mevsimlerin adanın en kadim orman ekosistemlerini çöküş eşiğine getirdiği uyarısında bulunuyor. Yapılan resmi değerlendirmeler, kutsal Sedir Vadisi'ndeki ağaçların neredeyse yarısının kuruduğunu ortaya koyarken, bu durum Akdeniz'in bu güzel adasının doğal mirası için geri dönüşü olmayan bir yola girdiğimizin sinyalini veriyor.
Orman Dairesi Müdürü Savvas Ezekiel, yaptığı son açıklamada durumun vahametini gözler önüne serdi: "Arka arkaya yaşadığımız kurak yıllar, ormanlarımızın dayanma gücünü zorladı. Önümüzdeki kış mevsimi de yağış getirmezse, yüzyıllardır ayakta duran ağaçlarımızı kaybetmek işten bile değil." Ezekiel'in bu sözleri, en dayanıklı ağaç türlerinin bile su stresi karşısında nasıl çaresiz kaldığını gösteriyor.
## Ağaçlar Can Çekişiyor
Bilimsel gözlemler, yağış paternleriyle ağaç ölümleri arasında ürkütücü bir paralellik olduğunu ortaya koyuyor. Genç fidanlar sıcak dalgalarında haftalar içinde can verirken, bir zamanlar 'dayanıklı' kabul edilen yetişkin sedir ve çam ağaçları bile yeraltı sularındaki çekilme karşısında direncini yitiriyor. Ada 2008'den bu yana benzer bir kuraklık yaşamamış olsa da, mevcut veriler bu defa durumun çok daha ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Bölgesel etki analizleri, orman ölümlerinde coğrafi farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Kakomalis ve Machairas bölgeleri, Kıbrıs'ın yerlisi kızılçam ve altın meşe popülasyonlarında ciddi kayıplar yaşanırken, Akamas Yarımadası'nda kıyı şeridinden uzak bölgelerdeki kuru çam ağaçlarının sayısı giderek artıyor. Ancak deniz etkisinin daha belirgin olduğu kıyı kesimlerdeki bitki örtüsü, nem oranının nispeten yüksek olması sayesinde şimdilik nefes alabiliyor.
## Umut Vaden Bölgeler De Var
Troodos Dağları'nın yüksek kesimlerinde bulunan karaçam ormanları, serin havası ve nispeten korunmuş nem düzeyi sayesinde ayakta kalmayı başarıyor. Benzer şekilde, Cape Greco bölgesinin kendine özgü mikroiklimi, buradaki ormanları kuraklığın en şiddetli etkilerinden koruyor. Bu coğrafi farklılıklar, yükseklik, denize yakınlık ve türe özgü kuraklık toleransının ormanların hayatta kalmasında nasıl belirleyici olduğunu gösteriyor.
Uzun süreli kuraklığın orman ölümlerinin ötesinde zincirleme ekolojik etkileri de bulunuyor. Hem bitki hem de hayvan popülasyonları için hayati önem taşıyan doğal kaynaklar kuruma noktasına gelirken, bir zamanın coşkulu nehirleri artık sadece yağmurlu günlerde akan sıradan dereciklere dönüştü. Bu su kıtlığı, bu kaynaklara bağımlı olan kuşlar ve diğer yaban hayatı için hayati tehlike oluşturuyor.
Yaşanan bu kriz, karar vericileri acil müdahale stratejileri ile uzun vadeli iklim uyum planları arasında denge kurmaya zorluyor. Meteorolojik projeksiyonlar, ekstrem hava olaylarının sıklığının artacağını öngörürken, Kıbrıs'ın orman ekosistemlerini korumak için yenilikçi su yönetimi yaklaşımları ve türe özgü koruma protokolleri geliştirmek artık bir tercih değil, zorunluluk haline geldi. Mevcut kriz, sıradan bir çevre sorunu olmanın ötesinde, adanın ekolojik kimliğine ve biyolojik çeşitliliğine yönelik varoluşsal bir tehdit oluşturuyor.