Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) eğitim camiası, son günlerde yaşanan olaylarla birlikte adeta **kaynayan kazan** misali bir duruma sürüklendi. Cuma günü, yaklaşık otuz üç eğitimcinin aldığı disiplin cezalarına karşı secondary school teachers’ union (KTOEÖS) öncülüğünde düzenlenen kitlesel protesto, tepkinin boyutunu gözler önüne serdi. Sendika, bu soruşturmaları temel emek haklarına yönelik bir **baltalama** olarak nitelendirirken, asıl odaklanılması gerekenin yolsuzluk ve hükümetin hesap verebilirliği konusundaki **açmazlar** olduğunu savundu. Bu karmaşa, Kıbrıs Rum Yönetimi'nde de eğitimcilerin performansını değerlendirmeye yönelik yeni bir çerçevenin meclis gündemine gelmesiyle daha da **alevlenmiş** durumda.
Cuma günkü eylemin **tetikleyici gücü**, sendika onaylı gösterilere katılan öğretmenlere yönelik başlatılan disiplin süreçleri oldu. KTOEÖS yönetimi, bu adımları sert bir dille kınarken, sendika başkanı Selma Eylem, soruşturmaların kamu görevlilerine yönelmesi gerektiğini, öğretmenlerin kolektif eylem haklarını kullanmasının cezalandırılamayacağını belirtti. Eylem ayrıca, eğitim mevzuatında yapılması planlanan değişikliklerin devlet okullarının laik niteliğini tehlikeye atabileceği ve dolayısıyla TürkCypriot topluluğunun kültürel kimliğini aşındırabileceği yönündeki ciddi endişelerini dile getirdi. Sendikanın şikayetleri, yetkililerin mal bildirim yasalarını uygulama konusundaki **beceriksizliğine** ve etkili yolsuzlukla mücadele mekanizmalarını hayata geçirme konusundaki **zayıflığına** kadar uzanırken, okul inşaatları ve altyapı projelerindeki kamu ihalelerinde daha fazla şeffaflık talep edildi. Eylem'e yönelik online tacizler de kınamanın odak noktası oldu ve mesleki alanda ifade özgürlüğünün korunmasına dair daha geniş bir kaygıyı ortaya koydu.
Öte yandan, idari sınırı aşan Kıbrıs Rum Yönetimi Meclisi, eğitimcileri ve mesleki katkılarını değerlendirmeyi amaçlayan yenilikçi bir sistemin oylamasına hazırlanıyor. Yaklaşık on beş aydır yoğun istişare ve iyileştirme sürecinden geçen bu kapsamlı değerlendirme çerçevesi, Rum eğitim örgütlerinden oluşan bir koalisyonun ciddi direnişiyle karşı karşıya. Bu gruplar, mevcut haliyle yeni sistemin okul ortamı ve öğretmenlerin çalışma koşulları üzerinde olumsuz bir etki yaratacağına inanıyor. Bu itirazlara rağmen Eğitim Bakanlığı, reformun zorunlu olduğunu savunarak, mevcut değerlendirme mekanizmasının on yıllardır yürürlükte olması nedeniyle **demode** olduğunu belirtiyor.
Bu eş zamanlı gelişmelerin etkileri potansiyel olarak geniş kapsamlı. TürkCypriot öğretmenlere yönelik disiplin cezaları, bir **gözdağı atmosferi** yaratarak muhalefeti bastırabilir ve eğitimcilerin haklarını savunma kapasitesini sınırlayabilir. Aynı zamanda, Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki önerilen değerlendirme sistemi, ciddi değişiklikler yapılmadan uygulanırsa, eğitim topluluğu içindeki gerilimleri artırma ve daha fazla endüstriyel eyleme yol açma riski taşıyor. Değerlendirme sistemi etrafındaki istişarelerin **uzun soluklu** doğası, Eğitim Bakanlığı'nın sarsılmaz tutumuyla birleştiğinde, bir çözüme ulaşılmadan önce uzun süreli müzakereler ve potansiyel çatışmalar dönemine işaret ediyor. Durum, her iki eğitim topluluğu için de emek haklarının, akademik özgürlüğün ve kamu eğitiminin bütünlüğünün temel ilkelerinin mercek altına alındığı kritik bir dönüm noktasını vurguluyor.