Emeklilik hayaliyle Kıbrıs'a yerleşmek isteyen bir İngiliz çiftin yaşadığı süreç, adadaki emlak piyasasının karmaşık ve çoğu zaman tehlikeli yapısını gözler önüne seriyor. Edmond ve Claire çifti, 2005 yılında Ayios Tychonas'tan bir arsa satın alarak hayallerini gerçekleştirmek istediler ancak karşılarına çıkan tapu sorunları ve müteahhitin vaatlerini yerine getirmemesi, bu hayali bir kâbusa dönüştürdü. Çift, aldıkları arazinin tek sahibi olmadıklarını, sınırları belirsiz daha büyük bir parselin ortak sahibi olduklarını öğrendi. Bu durum, planladıkları inşaat faaliyetlerini imkansız hale getirdi. Üstelik müteahhitin temel altyapı vaatleri de boş çıktı. Yerel dostlarının desteğiyle sistemi aşmaya çalıştıklarını belirten Claire, bu süreçte yerel halkın yardımının ne kadar kritik olduğunu vurguluyor.
Bu emlak sorunlarına bir de siyasi ve hukuki boyut eklenmiş durumda. Fransa'nın, Kıbrıs Türk kesiminde bulunan Rum mallarını zimmetine geçirdiği iddia edilen İran vatandaşı Behnadt Jafari'nin iadesini reddetmesi, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde derin bir endişe yarattı. Jafari'nin Avrupa tutuklama emriyle Nice Havalimanı'nda yakalanmasıyla başlayan süreçte, Provence Temyiz Mahkemesi, Avrupa Birliği yasalarının Rum yönetiminin fiili kontrolü dışındaki bölgelerde geçerli olmadığını belirtti. Bu karar, adadaki mülkiyet sorunlarının uluslararası hukuk nezdinde yarattığı karmaşayı bir kez daha ortaya koydu.
Bu iade reddi kararının emsal teşkil etmesi durumunda, işgal altındaki topraklarda işlenen suçlardan yargılanmak istenen kişilerin Avrupa adalet sisteminden kaçması için bir kapı aralanabileceği endişesi hakim. İngiliz çiftin yaşadığı mağduriyet ise, yabancı yatırımcıların Kıbrıs'ta karşılaşabileceği risklerin somut bir örneği. Belirsiz tapu kayıtları ve sözleşme ihlalleri, uzun yıllardır kurulan emeklilik hayallerini yerle bir edebiliyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin, Fransa'nın kararini temyiz etmek için tüm yolları aradığı ve hukuki çerçeveyi koruma gayretinde olduğu belirtiliyor.