**Lefkoşa, Kıbrıs** – Yolsuzluk ve dolandırıcılık iddialarıyla gündeme oturan tartışmalı "altın pasaport" programına ilişkin merakla beklenen ceza davası, Lefkoşa Ceza Mahkemesi tarafından iki yılı aşkın bir süreye ertelendi. Eski Ulaştırma Bakanı Marios Demetriades'in yanı sıra yedi kişi ve iki şirketi de ilgilendiren dava, Cuma günü başlaması planlanıyordu. Ancak, mahkeme başkanı, yoğun dava dosyası nedeniyle duruşmaların zamanında görülemeyeceğini belirterek erteleme kararını duyurdu. Dava, 9 Mart 2026'ya ertelendi.
Sanıklar, Kıbrıs vatandaşlığının yabancılara önemli yatırımlar karşılığında yasa dışı yollarla verildiği iddiaları üzerine rüşvet, gasp, dolandırıcılık komplosu ve kara para aklama gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya. Zengin yatırımcılara AB pasaportu yolu sunan "yatırım yoluyla vatandaşlık" programı, usulsüzlükler ve potansiyel güvenlik risklerinin ortaya çıkmasının ardından yoğun inceleme altına alınmış ve nihayetinde iptal edilmişti. Bu dava, programın işleyişi sırasında yaşanan yolsuzlukların hesabının sorulması açısından önemli bir hukuki süreç olarak öne çıkıyor.
Erteleme kararı, adaletin hızlı tecellisini bekleyenler için bir aksilik olsa da, savcılık ve savunma arasında yoğun bir diyaloğun önünü açtı. Savunma avukatları Petros Stavrou ve Elias Stefanou, hukuki süreci hızlandırmaya yönelik güçlü bir eğilim içinde olduklarını belirttiler. Anahtar delillerin kabul edilebilirliği konusunda anlaşmaya varma yönünde proaktif bir teklifte bulundular; bu hamle, delil sunumunu önemli ölçüde kolaylaştırabilir ve davanın süresini kısaltabilir. Ayrıca, savunma, delil olarak sunulacak belgelerin formatı (basılı mı, elektronik mi) hakkında savcılıktan netlik istedi ve dolandırıcılık komplosu suçlamasıyla ilgili olarak davanın başlamasından önce kesin bir duruş sergilenmesini talep etti.
Savcılık temsilcisi Charis Karaolidou ise, kabul edilebilir deliller konusundaki potansiyel anlaşmaya yönelik iyi niyeti takdirle karşıladıklarını belirtti. Ancak, bu mutabakatın tüm tarafların onayıyla mümkün olabileceğini ve mahkemeye ortak bir metin sunulabileceğini ekledi. Delillerin açıklanması konusunda ise savcılık, tüm delillerin kapsamlı bir listesini önceden sunmanın her zaman mümkün olmayabileceğini, zira bazı belgelerin istemeden gözden kaçabileceğini ifade etti. Bu tutum, bu kadar karmaşık bir davanın kovuşturulmasındaki zorlukları gözler önüne seriyor; zira delillerin hacmi ve niteliği, dikkatli bir şekilde yönetilen bir açıklama süreci gerektiriyor.
Bu uzun ertelemenin sonuçları çok yönlü. Davanın görülmesindeki belirgin gecikmenin ötesinde, hem savcılık hem de savunma için argümanlarını titizlikle hazırlamak, stratejilerini rafine etmek ve daha verimli bir çözüm için yollar keşfetmek üzere geniş bir zaman aralığı sağlıyor. Savunmanın, duruşmaları kolaylaştırma konusundaki işbirliği isteği, odaklanmış ve olgulara dayalı bir davanın potansiyel faydalarının farkındalığını gösteriyor. Hukuki çarklar dönerken, bu davanın nihai sonucu şüphesiz "altın pasaport" programının mirası ve Kıbrıs'ın uluslararası itibarı üzerindeki algılanan etkisi üzerinde uzun gölgeler bırakacaktır. Ertelenen zaman çizelgesi, sinir bozucu olsa da, nihayetinde mevcut ciddi iddiaların daha kapsamlı ve adil bir şekilde incelenmesini sağlayabilir.