**Tahran, İran** - İran ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki uzun soluklu adalar anlaşmazlığı, Tahran'ın Nikosya'ya resmi protesto çekmesiyle beklenmedik bir şekilde Kıbrıs'ı da içine aldı. Salı günü İran Dışişleri Bakanlığı, Akdeniz adası ülkesinin Basra Körfezi'ndeki stratejik öneme sahip üç ada üzerindeki BAE iddialarına açıkça destek vermesi üzerine Kıbrıs Büyükelçisi'ni çağırarak sert bir uyarıda bulundu.
Bu uzun süredir devam eden ihtilafın temelinde, İran'ın tarihi olarak "topraklarının ayrılmaz bir parçası" olduğunu savunduğu Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adaları üzerindeki egemenlik iddiası yatıyor. BAE ise bu duruma itiraz ederek adaların kendilerine ait olduğunu savunuyor ve İran'ın bu bölgeleri işgalini toprak bütünlüğünün ihlali olarak görüyor. BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan'ın Kıbrıs'a yaptığı ziyaret, İran'ın diplomatik tepkisini daha da tırmandıran kıvılcım oldu. Bu ziyaret sırasında Kıbrıs ve BAE, Nikosya'nın Ebu Dabi'nin tartışmalı bölgeler üzerindeki egemenliğine verdiği desteği kesin bir dille yineleyen ortak bir deklarasyon yayımladı.
İran, resmi ve güçlü protestosunda Kıbrıs'tan duruşunu "derhal düzeltmesini" talep ederek, ortak deklarasyonu "ciddi bir diplomatik hata" olarak nitelendirdi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Basra Körfezi Genel Direktörü Muhammed Aliibek, bu mesajı Kıbrıs Büyükelçisi Petros Nakouzis'e bizzat iletti. İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kıbrıs'ın BAE pozisyonunu desteklemesinin İran'ın iç işlerine müdahale teşkil ettiği vurgulanarak durumun vahametine dikkat çekildi.
Stratejik Hürmüz Boğazı'ndaki bu adalar, küresel deniz ticaretinin can damarı üzerinde yer alması nedeniyle büyük jeopolitik ve ekonomik önem taşıyor. Ortak deklarasyon, sadece BAE'nin iddiasını desteklemekle kalmadı, aynı zamanda İran'ı adaları "işgal etmeyi" bırakmaya çağırdı. Dahası, ihtilafın İran ve BAE arasında doğrudan ikili müzakerelerle veya Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na taşınarak çözülmesi önerildi.
Bu gelişme, Kıbrıs'ı iki bölgesel gücün rekabetçi çıkarları arasında sıkışmış hassas bir diplomatik konumda bırakarak, hem İran hem de daha önce adalar konusunda Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile birlikte açıklamalar yapan Avrupa Birliği ile ilişkilerini etkileyebilir. AB-KİK açıklamaları, ihtilafın barışçıl yollarla çözülmesini sürekli olarak savunmuştur. Bu olay, Basra Körfezi'ndeki kalıcı jeopolitik gerilimlerin ve bölgeyi karakterize eden karmaşık ittifaklar ve rekabet ağının çarpıcı bir hatırlatıcısı niteliğinde. İran, Kıbrıs'ı bu karmaşaya dahil ederek, BAE'nin iddialarının uluslararası düzeyde desteklenmesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirirken, Kıbrıs da bir AB üyesinin pozisyonunu yineleyerek diplomatik sürtüşmeyi istemeden artırmış oldu. Bölgesel istikrar üzerindeki nihai etki ve İran-BAE adalar anlaşmazlığının geleceği henüz belirsizliğini koruyor, ancak bu tartışmanın uluslararası bir boyut kazandığı aşikâr.