**Lefkoşa, Kıbrıs** – Akdeniz'in incisi Kıbrıs, Rusya'nın iade talebiyle karşı karşıya. Moskova'nın, 47 yaşındaki İsrail vatandaşı Alexei Kratzgor'u 2009 yılında yaşanan meşhur deniz korsanlığı olayının başı olmakla suçladığı ve iadesini istediği öğrenildi. Ancak Kratzgor'un avukatı, bu talebin "son derece gecikmiş" ve siyasi saiklerle hareket edildiği gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğini savunuyor.
Olayın kökeni, 2009 yılının Ağustos ayında Atlantik Okyanusu'nda 'Arctic Sea' adlı yük gemisinin cesurca kaçırılmasına dayanıyor. Finlandiya'nın Jakobstad limanından kereste yüküyle ayrılan gemi, kendilerini polis gibi tanıtan silahlı kişiler tarafından durdurulmuştu. Gemideki 15 Rus mürettebatın şiddete maruz kaldığı ve alıkonulduğu, ardından korsanların geminin kontrolünü ele geçirdiği bildirildi. Gemi, kaybolduktan üç haftadan fazla bir süre sonra Yeşil Burun açıklarında Rus Donanması tarafından durdurulmuş, Estonya ve Letonya'dan sekiz kişi korsanlık ve adam kaçırma suçlarından Rusya'da mahkum edilmişti.
Kıbrıs'a bir kruvaziyer gemisiyle gelen İsrail vatandaşı Alexei Kratzgor, Rus yetkililerin uluslararası tutuklama emri çıkarması üzerine gözaltına alındı. Rus makamları, Kratzgor'u operasyonun beyni, organizatörü, personel temin edicisi ve lojistik koordinatörü olmakla itham ediyor. Kratzgor'un, kefaletle serbest bırakıldıktan sonra Letonya'dan kaçtığı da iddialar arasında. İade edilmesi durumunda Kratzgor, silahlı korsanlık, adam kaçırma ve gasp gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya kalabilir.
Ancak Kratzgor'un avukatı Nir Yaslovitzh, Kıbrıslı yetkililere iade talebini reddetmeleri yönünde güçlü bir savunma sundu. Yaslovitzh'in temel argümanı, olayın üzerinden geçen uzun yıllar. "Rus makamlarının yıllarca sessiz kalması göz önüne alındığında, bu gecikmenin tek başına Kıbrıs yasaları uyarınca serbest bırakılması lehine ağır basması gerekir," diyen avukat, Moskova'dan gelen uzun süreli sessizliğin suçlamaların doğruluğu ve zamanlaması hakkında ciddi şüpheler uyandırdığını ima ediyor. Avukat, olayın üzerinden on yıldan fazla zaman geçtikten sonra gelen bu talebin hem olağanüstü derecede geç hem de adaleti gerçek anlamda aramak yerine çağdaş jeopolitik mülahazalarla güdüleniyor olabileceğini savunuyor.
Kıbrıslı yetkililerin karşı karşıya olduğu karar çok yönlü. Uluslararası hukuki işbirliğinin karmaşıklığını ele alırken, Rus talebinin meşruiyetini ve zamanlamasını da titizlikle incelemeleri gerekiyor. Kratzgor'un Kıbrıs'ta tutuklu olması, uluslararası tutuklama emirlerine uymak ile adil yargılanma hakkını güvence altına almak arasındaki hassas dengeyi, özellikle kovuşturma veya soruşturmada belirgin gecikmelerin olduğu durumlarda yeniden gündeme getiriyor. Bu davanın sonucu, Kıbrıs'ın gelecekte benzer iade taleplerini, özellikle de yıllar önce meydana gelen olaylardan kaynaklanan iddiaları içerenleri nasıl ele alacağına dair bir emsal teşkil edebilir. Alexei Kratzgor'un hukuki kaderi artık Kıbrıs adalet sisteminin bu girift hukuki ve zamansal faktörleri dikkatle değerlendirmesine bağlı.