**Kıbrıs'ın Kokkinotrimithia bölgesinde, tanınmış sanatçı Giorgos Gavriel'in evinin önüne yerleştirilen patlayıcı cihaz, dün akşam saatlerinde büyük bir paniğe yol açtı. Sanatçının iptal edilen sergisi etrafındaki sansür tartışmalarının ortasında yaşanan bu olay, gerilimi tırmandırdı.**
Perşembe günü saat 19:00 sularında meydana gelen patlama, Gavriel ailesini derinden sarsarken, şükür ki can kaybı ya da yaralanma yaşanmadı. Olay, Gavriel'in "Antisistemik Sanat" adlı sergisinin bir önceki Pazar günü ani bir şekilde iptal edilmesinin ardından geldi. Sergide yer alan bazı eserlerin, dini figürleri alışılmadık bir şekilde tasvir etmesi nedeniyle "küfürlü" ve "müstehcen" bulunarak sert tepkilere neden olduğu biliniyor.
Tartışmaların sanat çevrelerinin dışına taşarak siyasi oluşumlar ve toplumun çeşitli kesimlerinden kınamalara yol açtığı görüldü. Serginin düzenleneceği Paphos'taki Blue Iris Gallery'nin sahibinin, mülke zarar verme tehditleri ve daha ağır sonuçlar gibi dolaylı baskılara maruz kaldığı iddia ediliyor.
Saldırıda kullanılan cihazın tam niteliği henüz araştırılıyor. İlk bulgular, düşük seviyeli bir patlama yaratabilen iki fabrikasyon havai fişek barındırdığını gösteriyor. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, bir motosikletli Gavriel'in evinin önünden hızla geçerek cihazları dış verandaya fırlatıp kaçtı. Polis ekipleri, olay yerinde incelemeler yaparak olası patlayıcı kalıntılarını topluyor ve failleri tespit etmek için güvenlik kamerası kayıtlarını titizlikle inceliyor.
Bu patlayıcı eylem, maddi hasara yol açmamış olsa da, patlama anında evde bulunan Gavriel'in eşi, çocukları ve torunları üzerinde ciddi bir psikolojik travma yarattı.
Bu olayın öncesinde, Gavriel'e yönelik kamuoyu tepkisi oldukça belirgindi. DISY partisinin Başkan Yardımcısı Efthymios Diplaros, Gavriel'in bazı tablolarını "basit bir küfür" olarak nitelendirerek paylaşmıştı. Aşırı sağcı ELAM partisi ise sanatçı hakkında suç duyurusunda bulunulması çağrısında bulunarak, eserlerinin "Ortodoks inancına hakaret" teşkil ettiğini ileri sürmüştü. Bu siyasi baskının, serginin iptalinde önemli bir etken olduğu düşünülüyor.
Bu saldırı, sanatsal özgürlük ve toplumsal sınırlar arasındaki tartışmalarda endişe verici bir dönüm noktası olarak görülüyor. Bir sanatçının evine yönelik bombalı saldırı, sözlü kınamadan fiziksel yıldırmaya doğru tehlikeli bir kaymayı temsil ediyor. Bu olayın, sanatçıların tacizden korunması ve yaratıcı ifade özgürlüğünün korku olmadan yeşerebileceği bir iklimin sağlanması konusundaki devlet sorumluluğuna ilişkin tartışmaları daha da alevlendirmesi bekleniyor. Olayın etkileri, ifade özgürlüğünün sınırları, dini söylemin kamudaki rolü ve yerleşik normları sorgulayan sanatçıların karşılaştığı gerçek tehlikeler gibi daha geniş konuları yeniden gündeme getirebilir. Yetkililerin kapsamlı bir soruşturma yürütme ve sorumluları adalete teslim etme konusundaki kararlılığı, gelecekteki benzer gerilimlerin seyrini belirlemede kritik önem taşıyacaktır.