**Lefkoşa, KKTC** – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yönetiminde üst düzey bir bürokrat, kara para aklama, rüşvet ve görevi kötüye kullanma gibi ciddi suçlamalarla karşı karşıya. Başbakan Ünal Üstel'in Müsteşarı Hüseyin Cahitoglu, yasa dışı işlemlerine ilişkin soruşturmanın derinleşmesiyle birlikte, son olarak beş gün daha tutuklu kalmasına karar verildi. Ada siyasetinde bomba etkisi yaratan bu iddialar, kamu kurumları içindeki potansiyel yolsuzluk tablosunu gözler önüne seriyor.
Cahitoglu hakkındaki artan incelemeler rüşvet şüphesiyle başlamış, ancak kapsamı önemli ölçüde genişlemiş durumda. Yetkililer, gasp ve yasa dışı silah bulundurma suçlamalarını da içeren iddianameye resmi olarak kara para aklama suçlamasını da ekledi. Kibris Gazetesi ve Cyprus Mail gibi yerel basın kuruluşlarının haberlerine göre, suçlamaların kökeninde Cahitoglu'nun devlet dairelerindeki işlemleri kolaylaştırmak karşılığında yüklü miktarda para talep ettiği iddiaları yatıyor. Özellikle polis memuru Ethem Hoca'nın detaylandırdığına göre, Cahitoglu'nun 2022 ile 2024 yılları arasında Lefkoşa'daki idari merkezlerde hallettiği işler için yaklaşık 220 bin Euro ve 35 bin Sterlin'i yasa dışı yollardan aldığı öne sürülüyor. Ayrıca, bir kamu görevlisine arazinin yasa dışı kiralanmasını hızlandırmak için 200 bin Sterlin rüşvet teklif edildiği ve başka yasa dışı devlet süreçlerini kolaylaştırmak için de 200 bin Sterlin daha talep edildiği iddiaları da mevcut. Cahitoglu'nun konutunda yapılan aramada ise iki adet dokuz milimetre şarjör ve elli mermi bulunması, hukuki çıkmazına yeni bir boyut kattı.
Bu iç hukuki drama, beklenmedik bir şekilde, KKTC'de ikamet eden İran doğumlu iş adamı Behdad Jafari ile ilgili uluslararası bir hukuki gelişmeyle iç içe geçti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, mülkiyet ihlalleri şikayetleriyle ilgili olduğu iddia edilen bir Avrupa Tutuklama Emri (ETE) aracılığıyla Jafari'nin Fransa'dan iadesini istemişti. Ancak Fransız yargısı, özellikle Aix-en-Provence Temyiz Mahkemesi, 10 Aralık 2025'te bu iade talebini kesin olarak reddetti. Fransız mahkemesinin gerekçesi, Avrupa Birliği hukukunun Kuzey Kıbrıs topraklarında askıda olduğu ve bu nedenle uygulanamayacağı ilkesine dayanıyordu.
Bu Fransız yargı kararı, KKTC yönetimi tarafından egemenliğinin önemli bir teyidi olarak kabul edildi. Başbakan Ünal Üstel bizzat yaptığı açıklamada, Fransız mahkemesinin kararının KKTC'nin yetki alanında Avrupa Tutuklama Emirlerinin uygulanamayacağına dair yerleşik hukuki görüşlerini güçlendirdiğini belirtti. Kararın, KKTC'nin egemen haklarını vurguladığını ve Güney Kıbrıs'ın kuzeyde iddia edebileceği herhangi bir yetkiyi etkili bir şekilde ortadan kaldırdığını savundu. Kibris Gazetesi de bu sonucun, KKTC'nin yerleşik hukuki duruşunu pekiştirdiğini ve KKTC içindeki Taşınmaz Mal Komisyonu'nun mülkle ilgili anlaşmazlıklar için etkili bir iç hukuk yolu sunduğunu, böylece dış hukuki mekanizmaların alaka düzeyini azalttığını öne sürdü.
Cahitoglu'nun devam eden hukuki mücadelelerinin hem iç hem de uluslararası algı açısından önemli sonuçları var. Yönetim içindeki bu denli üst düzeyde yolsuzluk iddiaları, kamu güveni üzerinde caydırıcı bir etki yaratabilir ve yönetim protokollerinin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesini gerektirebilir. Eş zamanlı olarak, Jafari iadesi davasındaki Fransız mahkemesinin kararı, Cahitoglu'nun kişisel suçlamalarından görünüşte bağımsız olsa da, KKTC'nin konumu ve bazı AB hukuki çerçevelerinden özerklik iddiası açısından önemli siyasi ve hukuki sonuçlar doğuruyor. Cahitoglu'nun iddia edilen mali suiistimallerine ilişkin soruşturma devam ederken, durumun akışkan olduğu ve daha fazla gelişmenin beklendiği belirtiliyor.