**Lefkoşa, Kıbrıs** – Kıbrıs'ın emektar "altın pasaport" programını mercek altına alan ve 2020'de Al Jazeera'nin ortaya çıkardığı yolsuzluk skandalıyla sarsılan davada, mahkeme karar günü için takvim işlemeye başladı. Eski Meclis Başkanı Dimitris Syllouris ve eski milletvekili Christakis Giovanis'in "devleti dolandırma ve görevlerini kötüye kullanma" suçlamalarıyla yargılandığı davada, Lefkoşa Ceza Mahkemesi nihai kararın açıklanması için 17 Şubat 2026 tarihini belirledi. On yıllardır Kıbrıs Cumhuriyeti'nin karşılaştığı en büyük yolsuzluk davası olarak kayıtlara geçen bu kritik yargılama, adalet sisteminin sağlığı açısından da adeta bir turnusol testi niteliği taşıyor.
Savcılık makamı, Syllouris'in dönemin Meclis Başkanı sıfatıyla, gerekli kriterleri taşımayan kişilere Kıbrıs vatandaşlığının usulsüzce verilmesinde fiili bir aracı rolü üstlendiğini savunuyor. Savcı Haris Karaolidou'nun iddiasına göre Syllouris, kanuni ve prosedürel güvencelerin etrafından dolaşılarak, belirli başvuruları hızlandırmak amacıyla idari süreçlere bizzat müdahale etmiş. Yetkililerin devleti dolandırmakla suçlandığı bu davada, hukukun üstünlüğünün sistemli bir şekilde baltalandığı ve güç zehirlenmesinin yaşandığı iddiaları, davanın temelini oluşturuyor.
Savunma cephesi ise bu iddialara "süreç suiistimali" ve "çarpıtılmış bir yargılama" diyerek sert bir karşılık veriyor. Davanın en önemli tartışma noktalarından biri, avukat Andreas Pittadjis'in tanık olarak dinlenmemesi. Savunmaya göre bu durum, yargılamanın adil bir şekilde ilerlemesini engelliyor. Savcı Karaolidou ise bu itirazları "absürtlüğe varan" argümanlar olarak nitelendirerek, savunmanın bir "adaletsizlik perdesi" yaratmaya çalıştığını öne sürüyor. Karaolidou, savcılığın davasında gerçek zayıflıklar olsa, savunmanın bu denli karmaşık ve paradoksal argümanlara başvurmak zorunda kalmayacağını da ekliyor.
Davanın bir diğer gündem maddesi ise hukuk bürosundaki potansiyel çıkar çatışması. Savunma, Başsavcı Yardımcısı Savvas Angelides'in, vatandaşlık başvurularını onaylayan Kabine'nin bir parçası olarak Savunma Bakanı olarak görev yapmış olmasının, tarafsız bir soruşturmaya gölge düşürebileceğini vurguluyor. Savcılık ise bu eleştirilere, Kabine kararlarının "hedefli çarpıtmalar" üzerine kurulduğunu ve finansal işlemlerle ilgili kritik bilgilerin yürütme organından kasıtlı olarak saklandığını belirterek yanıt veriyor.
Al Jazeera'nin 2020'deki ifşaatı, milyarlarca euroluk yatırım programındaki derin yolsuzluk iddialarını ortaya sererek Kıbrıs'ı allak bullak etmiş ve programın derhal sonlandırılmasına yol açmıştı. Bu soruşturma ve devam eden dava, ülkenin şeffaflık ve hesap verebilirlik konusundaki taahhüdünü de sorgulanır hale getirdi. Savunma stratejisi, savcılığın delillerini itibarsızlaştırmaya ve usuli pürüzlere odaklanmaya dayanırken, savcılık ise ulusal bütünlüğün kasıtlı olarak baltalandığı iddiasıyla adaleti sağlama konusunda kararlı görünüyor. Mahkemenin kararını açıklamasına sayılı günler kala, bu davanın sonucunun sadece sanıklar için değil, Kıbrıs'taki yönetişim anlayışı ve hukukun üstünlüğü algısı üzerinde de geniş yankı uyandırması bekleniyor.