**Kiev, Ukrayna** – Rusya ile dört yıla yaklaşan çatışma süreci, Ukrayna halkının büyük çoğunluğunun, toprak kaybı veya ağır askeri kısıtlamalar içeren barış anlaşmalarını, sağlam güvenlik teminatları olmadan kabul etmeye yanaşmadığını gösteriyor. Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü (KIIS) tarafından yapılan son anket, Batılı müttefiklere olan güvenin sarsılmasına rağmen, ülkenin büyük ölçüde direnişe devam etmeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Kasım sonu ile Aralık ortası arasında gerçekleştirilen ve Ukrayna kontrolündeki topraklarda 547 kişinin katıldığı anketin bulguları, egemenliği, özellikle de Donbas bölgesini ilgilendiren toprakları veya savunma yeteneklerini baltalayacak herhangi bir anlaşmayı, belirsiz ve yasal olarak bağlayıcı güvenlik garantileri olmadan "kesinlikle kabul edilemez" bulan derin bir ulusal ruh halini gözler önüne seriyor. Katılımcıların dudak uçuklatan %75'i, bu tür güvenceler olmadan, toprak teslimini veya silahlı kuvvetlerin boyutunu sınırlamayı içerebilecek Rusya yanlısı bir barış teklifini "tamamen reddediyor". Bu duygu, böyle bir tavizin sadece gelecekteki saldırganlığa zemin hazırlayacağı yönündeki somut bir endişeyi vurguluyor.
Katılımcıların sağlam bir çoğunluğu olan %63'ü, mücadeleyi uzatmaya hazır olduğunu belirtirken, anket bir pragmatizm derecesini de gösteriyor. Ukraynalıların önemli bir kısmı olan %72'si, savaşın mevcut cephe hatlarında durdurulmasıyla sonuçlanacak bir barış anlaşmasını, karşılıklı tavizler içermesi koşuluyla değerlendirebileceklerini ifade etti. Bu durum, ulusal bütünlük veya gelecek güvenliğini tehlikeye atmayan koşullar altında, gerilimi azaltma yollarını keşfetmeye istekli olduklarını gösteriyor. Erken bir çözüm için karamsar tablo, ankete katılanların sadece %9'unun 2026'nın başlarına kadar savaşın sona ermesini beklemesiyle daha da pekişiyor.
Bu bulgular, acil bir çözüm için artan uluslararası baskı ortamında ortaya çıkıyor. Özellikle eski ABD Başkanı Donald Trump, hızlı bir barış anlaşmasını açıkça savunmuş ve Washington'ın Ukrayna'yı müzakere yoluyla çatışmalara son verme yollarını araştırması için baskı yaptığı bildiriliyor. Ancak KIIS anketi, Ukraynalıların ana uluslararası ortaklarına olan güveninde belirgin bir düşüşe işaret ediyor. Washington'a olan güven, geçen yılın Aralık ayındaki %41'den %21'e geriledi. Benzer şekilde, NATO'ya olan güven de aynı dönemde %43'ten %34'e düşerek bir miktar geriledi.
Bu güven erozyonu kritik bir faktör, çünkü harici güvenlik taahhütlerine dayanan herhangi bir barış planının algılanan uygulanabilirliğini doğrudan etkiliyor. KIIS'in icra direktörü Anton Hrushetskyi, bu duygu durumunu şöyle ifade etti: "Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı değilse... Ukraynalılar onlara güvenmeyecek ve bu da ilgili barış planını onaylama konusundaki genel istekliliği etkileyecektir." Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski de güvenlik ittifakları etrafındaki karmaşıklıkları kabul ederek, Ukrayna'nın somut güvenlik garantileri karşılığında NATO'ya katılma hedeflerini yeniden gözden geçirebileceğini belirtmişti.
Bu kamuoyu görüşünün sonuçları önemlidir. Tavizler için dış baskıların, işgalden derin yara almış ve gelecekteki savunmasızlığa karşı temkinli bir halktan güçlü bir iç direnişle karşılaşacağını öne sürüyorlar. Batı güvencelerine olan güvenin azalması da diplomatik çabaları karmaşıklaştırabilir ve potansiyel olarak geniş Ukrayna desteğini kazanabilecek yenilikçi ve sağlam güvenlik çerçevelerinin geliştirilmesini gerektirebilir. Nihayetinde, anket nüfusu, amansız saldırganlık karşısında Ukrayna'nın kalıcı direncini ve kararlılığını vurgulayarak, teslimiyet olarak algılanan bir barış yerine devam eden savunmayı tercih ediyor gibi görünüyor.