İsrail'in üst düzey güvenlik kabinesi, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşim politikasını önemli ölçüde genişleten tartışmalı bir karara imza attı. Cuma günü onaylanan kararla, 19 gayriresmi yerleşim birimine resmi statü verilirken, yaklaşık 20 yıl önce boşaltılan iki yerleşim noktasının yeniden inşasının yolu açıldı. Bu hamle, uzun süredir devam eden diplomatik gerilimleri körükleyecek nitelikte. Filistin yönetimi, kararı derhal ve şiddetle kınayarak, bunun ilhak yolunda belirleyici bir adım ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu ilan etti.
Sağcı bloğun önemli isimlerinden Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in öncülük ettiği bildirilen bu girişim, İsrail'in bölgedeki varlığını köklü bir şekilde pekiştirmeyi amaçlıyor. Söz konusu toplulukların gayriresmi yerleşimlerden resmi olarak tanınan yerleşim birimlerine dönüştürülmesi, bu bölgeler için devlet fonlarının, altyapı yatırımlarının ve yasal korumanın önünü açacak. İsrail medyasına göre, tartışmalı planın onayı öncesinde ABD yetkilileriyle koordinasyon sağlandığı belirtiliyor. Bu durum, kararın arka planında karmaşık bir diplomatik sürecin yattığına işaret ediyor.
Filistin makamlarından gelen tepkiler ise son derece sert oldu. Filistin Yerleşimlerle Mücadele Komisyonu'ndan Muayyad Şaban, bu politikanın Filistin topraklarının devamlılığını parça parça ortadan kaldırdığını savunarak, "Filistin coğrafyasını silmeye yönelik bir adım daha" ifadesini kullandı. Filistin Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fattuh da bu görüşe katılarak, hamlenin "uluslararası hukukun çifte ihlali ve uluslararası meşruiyetin açık bir ihlali" olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler ve dünyanın birçok ülkesi, Batı Şeria'daki tüm İsrail yerleşimlerini uluslararası hukuka aykırı görüyor; ancak İsrail bu yorumu reddediyor. Son onay, yalnızca mevcut yerleşimleri güçlendirmekle kalmıyor, 2005'te terk edilen iki yerleşim noktasını da yeniden canlandırarak, geçmişteki geri çekilme politikalarından dönüş anlamına geliyor. Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas yönetimi, kararı "tehlikeli bir tırmanış" olarak nitelendirerek küresel müdahale çağrısı yaptı.
Analistlere göre, bu politika değişikliği, zaten can çekişen barış süreci üzerinde derin etkiler yaratacak. Yerleşimlerin genişlemesi, Filistin topraklarını parçalayıp iki halkın idari ve fiziki iç içe geçişini derinleştirdiği için iki devletli çözümün önündeki başlıca engel olarak görülüyor. Karar, devam eden Gazze çatışmasına ve süregelen uluslararası eleştirilere rağmen, mevcut İsrail hükümetinin yerleşim büyümesine öncelik verme taahhüdünün altını çiziyor.
Sonuç olarak, İsrail-Filistin ilişkilerinde daha da kötüleşme bekleniyor. Filistin Yönetimi'nin, artan iç baskılar karşısında bir yanıt vermesi gündeme gelebilir. Doğrudan misilleme önlemleri belirsizliğini korusa da, bu kararla sahada oluşturulan gerçeklik, gelecekteki herhangi bir müzakerede tersine çevrilmesi son derece zor bir hal alıyor. Dolayısıyla bu hamle, anlık bir provokasyondan ziyade, topraksal ve siyasi manzarayı kasıtlı olarak yeniden şekillendiren, onlarca yıllık çatışmaya barışçıl bir çözüm umudunu gölgeleyen kalıcı bir etki yaratma niyetini taşıyor. Uzmanlar, diplomasi kanallarının iyice tıkandığı bu ortamda, bölgede yeni bir gerilim sarmalının başlangıcı olabileceği uyarısında bulunuyor.