Kıbrıs sorununda önemli bir diplomatik gelişme yaşandı. Ada’nın iki kesiminin liderleri, Birleşmiş Milletler yetkilisinin kolaylaştırıcılığında, altı yıl aradan sonra ilk kez üçlü bir üst düzey görüşme gerçekleştirdi. Lefkoşa’daki ara bölgede bulunan BM İyi Niyet Misyonu’nda düzenlenen buluşmada, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis ve Kıbrıs Türk Lideri Tufan Erhürman, BM Genel Sekreteri Kişisel Temsilcisi María Ángela Holguín Cuéllar’ın ev sahipliğinde bir araya geldi. Görüşmeden sızan ilk bilgilere göre, ortam “çok iyi” olarak tanımlandı; bu, donmuş durumdaki müzakerelerde potansiyel bir bahar havasının esmeye başladığına işaret ediyor.
Bu formatın yeniden başlaması bile başlı başına bir kırılma. Önceki Kıbrıs Türk yönetiminin bu tür temasları sürekli reddetmesiyle oluşan uzun süreli çıkmaz sona erdi. Günün programı, işbirliği havasını pekiştirmek için özenle hazırlanmıştı. Liderler, görüşmelere başlamadan önce, çatışmanın insani bedelini hatırlatan sembolik bir adım atarak Kayıp Şahıslar Komitesi’ni birlikte ziyaret etti. Bu jest, asıl müzakerelere geçilmeden önce, hassas da olsa, bir uzlaşma niyetini vurguluyordu.
Görüşmelere yakın kaynaklar, diyaloğun hem genel konuları hem de somut güven artırıcı önlemleri kapsadığını belirtiyor. Erhürman, tartışma çerçevesinin üç ayağa oturduğunu açıkladı: kendisinin önceden önerdiği dört noktalı metodolojik yaklaşım, geçmişte tartışılan GÖÖ’ler ve kendi sunduğu on maddelik liste. Bu müzakerelerden, toplumlar arası günlük hayatı kolaylaştırmaya yönelik, zamana bağlı somut anlaşmalar çıktı. En dikkat çekeni, Hellim/Halloumi dosyasının ocak sonuna kadar nihayete erdirilmesi ve Bostancı ile Derinya’da deniz geçiş rotalarının açılarak kronikleşen sıkışıklığın giderilmesi taahhüdü oldu.
Ancak, tüm bu somut adımlara rağmen, nihai müzakerelere giden yol haritasında temel bir görüş ayrılığı sürüyor. Erhürman, resmi müzakerelere dönüşü, dört noktalı planının koşulsuz kabulüne bağladı. Bu planın, siyasi eşitlik ilkesini merkeze aldığı biliniyor. Erhürman, “Kalan kısım kabul edilmezse bir anlamı yok ve 4 maddenin tamamı kabul edilmezse müzakerelere başlamayız” diyerek ihtiyatlı iyimserliği net bir siyasi ültimatomla dengeledi. Üzerinde mutabakata varılan GÖÖ’leri ise ön adım olarak nitelendirdi: “Küçük çözümler yeterli değil ama ilk adımlardır. Esas konunun parçası değiller.”
Görüşmenin gerçekleştiği gün, daha geniş diplomatik çevre de hareketliydi. AB Özel Temsilcisi Johannes Hahn, iki liderle ayrı ayrı istişareler yaptı. Gün, BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Khassim Diagne’nin ev sahipliğindeki bir resepsiyonla son buldu. Bu gayri resmi ortam, gün boyunca elde edilen temkinli olumlu havayı pekiştirmek için bir fırsat sundu. BM Temsilcisi Holguín keşif görevine devam ederken, uluslararası toplum, ara bölgede açılan bu küçük pencerenin, kalıcı ve esaslı bir müzakereler sürecine evrilip evrilmeyeceğini yoksa siyasi çıkmaz devam ederken sadece küçük adımlarla sınırlı kalıp kalmayacağını izleyecek.