Kıbrıs emlak piyasası, bu yıl tarihi bir yabancı yatırım rekoruna imza attı. Özellikle Avrupa Birliği dışından gelen uluslararası alıcılar, işlemlerin büyük bir bölümünü yönlendiriyor. Tapu Dairesi'nin açıkladığı resmi verilere göre, 2025 yılının ilk on ayında, ikametgahı adada olmayan alıcılar tam 3.469 adet satış sözleşmesi imzaladı. Bu rakam, Akdeniz'in bu stratejik adasının, konut ve ticari emlak alanında başlıca sermaye yatırımı destinasyonu olarak cazibesini koruduğunu gözler önüne seriyor.
Bu sürekli akın, geçici bir rüzgar değil, köklü bir eğilimin devamı niteliğinde. Kıbrıs, stratejik konumu, elverişli iklimi ve yerleşik altyapısını küresel sermayeyi çekmek için ustaca değerlendiriyor. Piyasanın direnci, bölgesel ekonomik belirsizliklere rağmen şaşırtıcı derecede güçlü görünüyor. Analistler, yüksek yaşam kalitesi, AB üyeliğinden gelen istikrarlı hukuki çerçeve ve son yıllardaki cazip yatırımcı göçü programlarının, bu sürekli ilginin temelini sağlam attığını belirtiyor. Mevcut veriler, adanın gayrimenkul sektörünün, halen hem sermaye koruma hem de yaşam tarzı edinme açısından vazgeçilmez bir seçenek olduğunu gösteriyor.
Tapu Dairesi istatistiklerinin detaylı analizi, çarpıcı coğrafi ve demografik modeller ortaya koyuyor. Sahil bölgeleri Pafos ve Limasol, işlem hacminde başı çekmeye devam ederek, Kıbrıs'ın Akdeniz kıyılarının değişmeyen cazibesini kanıtlıyor. Pafos, hem AB içinden hem de dışından en fazla yatırımcıyı çekerek genel anlamda en gözde lokasyon oldu. Dikkat çekici olan, yabancı sermayenin menşeindeki denge değişimi. Sözleşmelerin çoğunluğu, tam olarak 1.846 adedi, AB üyesi olmayan ülkelerden gelen alıcılar tarafından kayda geçirildi. Bu durum, bu grubun çoğu bölgede piyasada artan hakimiyetini vurguluyor.
Bu genel eğilimin istisnası ise başkent Lefkoşa ve Mağusa bölgeleri oldu. Bu iki bölgede, diğer AB üyesi ülke vatandaşları hala daha büyük bir alıcı kitlesi oluşturuyor. Bu farklılık, yatırım motivasyonlarının değişkenlik gösterebileceğine işaret ediyor: iç kesimdeki başkent, muhtemelen iş veya diplomatik merkez arayan AB vatandaşlarına hitap ederken; sahil bölgeleri, tatil evi, kira getirisi veya kalıcı yerleşim peşindeki daha geniş küresel bir kitleyi cezbediyor. Sahil kentlerine yönelik ezici tercih, piyasanın salt finansal hesaplardan ziyade, yaşam tarzı hayalleri ve turizm potansiyeli tarafından da yönlendirildiğinin altını çiziyor.
Bu sürekli yabancı yatırımın etkileri çok yönlü. Ekonomik olarak, inşaat, hukuk ve finansal hizmetler sektörlerine önemli sermaye enjekte ederek istihdam yaratıyor ve işlem vergileri yoluyla devlet gelirlerine katkı sağlıyor. Ancak, aynı zamanda, yüksek talep gören bölgelerde yerel halk için konut erişilebilirliği üzerinde potansiyel baskı ve dikkatli kentsel planlama gerekliliği gibi süregelen zorlukları da beraberinde getiriyor. AB dışı alıcıların artan önemi, Kıbrıs'ın Orta Doğu, Asya ve ötesindeki pazarlara yönelik başarılı açılımını ve ekonomik bağımlılıklarını çeşitlendirdiğini gösteriyor. Öngörülebilir gelecekte, piyasanın seyri, özellikle sahil varlıklarına yönelik uluslararası talebin, Kıbrıs emlak manzarasının belirleyici bir özelliği olmaya devam etmesiyle, süreklilik yönünde ilerliyor.