Avrupa'nın üst düzey bir insan hakları kuruluşundan gelen çarpıcı bir rapor, Kıbrıs'ın başlıca ceza infaz kurumunda düzen ve insanlık onurunun adeta çöktüğünü belgeledi. Avrupa Konseyi'ne bağlı İşkencenin Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) Lefkoşa Merkezi Cezaevi'nde yaptığı denetim, ağır bir aşırı kalabalıklık, kritik personel eksikliği ve yaygın şiddetin zehirli bir karışımını gözler önüne serdi. Komite, bu koşulları insanlık dışı ve aşağılayıcı olarak nitelendirdi.
CPT'nin Nisan 2025'te gerçekleştirdiği habersiz teftiş sonucunda hazırlanan bulgular, derin bir kriz içindeki bir kurumu resmediyor. Cezaevindeki nüfus, tesisin kapasitesinin iki katını aşmış durumda. Mahkumlar, altı metrekareden küçük hücrelere tıkıştırılmış. Bu aşırı yığılma, raporun kurumsal kontrolün çökmesinin temel nedeni olarak işaret ettiği, kronik ve yıpratıcı bir güvenlik personeli açığıyla daha da kötüleşiyor. Sonuç olarak, otorite fiilen mahkum gruplarına kaptırılmış durumda. Bu durum, duvarların ardından yönetilen suç şebekelerini ve salgın haline gelen şiddeti besliyor.
Rapordaki bazı detaylar özellikle yürek burkuyor. Gece nöbetçi personel eksikliği nedeniyle, koğuşların yarısından fazlasındaki mahkumlar tuvaletlere erişemiyor ve temel ihtiyaçlarını şişe ve poşetlerle gidermek zorunda kalıyor. CPT bu uygulamayı açıkça "aşağılayıcı" olarak etiketledi. Ayrıca raporda, mahkumlar arasındaki saldırıların "alarm verici derecede yüksek" olduğu, bunun son örneklerinden birinin de yakın zamanda işlenen bir cinayet olduğu vurgulandı. Tutuklu bulunan çocukların koşulları ise tamamen elverişsiz bulundu; küflü hücrelerde tutulan, eğitim imkanından yoksun çocukların açlık, soğuk ve derin bir ihmal hissettikleri aktarıldı.
Raporun yayınlanması, yerelde önemli yankı uyandırdı. Kıbrıs Adalet Bakanı Kostas Fitiris, üst düzey siyasi kaygının işareti olarak derhal cezaevine kişisel bir ziyaret gerçekleştireceğini açıkladı. Öte yandan, gardiyanlar sendikası Pasydy, sert bir açıklama yaparak "cezaevlerinde planlanan sürekli çatışmalar, cinayetler ve ceza davalarının, hukukun üstünlüğüyle yönetilen bir Avrupa devleti için utanç verici" olduğunu ilan etti. Bu ifade, CPT'nin hem mahkumları hem de personeli tehlikeye atan "patlamaya hazır bir güvenlik krizi" olarak tanımladığı ortamda çalışan personelin gözle görülür tükenmişliğini yansıtıyor.
Analistler, aşırı kalabalıklığın temel nedenlerinden birinin, kolayca hapis cezasına başvuran sistematik yargılama pratikleri olduğuna işaret ediyor. CPT'nin acil önerileri arasında cezaevi personeli için derhal bir istihdam ve eğitim seferberliği, şiddeti önleme protokollerinin kapsamlı bir revizyonu ve çocukların cezaevi ortamından ivedilikle çıkarılması yer alıyor. Raporun polis gözaltı ve göçmen kabul merkezlerini de inceleyen geniş kapsamı, ülkenin tüm gözaltı altyapısında köklü sorunlar olduğunu gösteriyor. Kıbrıs makamları, bu sert uluslararası kınama karşısında somut ve acil reformları hayata geçirmek için şimdi büyük bir baskı altında. Aksi takdirde, ülkenin Avrupa insan hakları standartlarına bağlılığı telafi edilemez biçimde lekelenebilir.