Ukrayna, Rusya ile savaşın 1385. gününde hem diplomatik hem de askeri cephede son derece karmaşık bir dengeyi yönetmeye çalışıyor. Kiev yönetimi, bir yandan Batılı müttefikleriyle 'barış yol haritasını' yeniden müzakere ederken, diğer yandan doğu cephesindeki yoğun baskı ve Rus saldırılarıyla sarsılan kritik altyapısını ayakta tutma mücadelesi veriyor.
Diplomasi masasında en kritik hamle, ABD'nin önceki taslağına karşı hazırlanan yeni bir planın Washington'a sunulacak olması. Ukraynalı ve Avrupalı yetkililer, ilk taslağın Rusya lehine fazla taviz içerdiği kaygısıyla, 28 maddelik belgeyi 20 ana noktaya sıkıştırdı. Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, tartışmasız önceliğin toprak bütünlüğü olduğunu bir kez daha vurgulayarak, "Bunu yapmaya ne hukuki ne de ahlaki hakkımız var" dedi. Donbas'ın idari statüsü ve işgal altındaki Zaporijya Nükleer Santrali gibi çetrefilli konular ise anlaşmaya giden yoldaki en büyük handikaplar olmayı sürdürüyor.
Bu diplomatik trafiğe paralel olarak, Batı'dan siyasi destek mesajları da peş peşe geliyor. İngiltere, Fransa ve Almanya liderlerinin bu haftaki zirvesinde, sürecin "kritik bir eşikte" olduğu vurgulandı. Downing Street'ten yapılan açıklamada, "adil ve sürdürülebilir bir barış" taahhüdü yinelenerek, Kiev'in pozisyonuna verilen üst düzey desteğin sürdüğünün altı çizildi.
Ancak cephedeki gerçekler çok daha sert. Rusya'nın, doğudaki Pokrovsk yakınlarına yığdığı tahmini 156 bin askerle başlattığı taarruzlar karşısında Ukrayna ordusu, bazı bölgelerde stratejik geri çekilme kararı aldı. Komutan Oleksandr Sirski'nin emriyle geçen hafta başlayan bu düzenli geri çekilme, kayıpları azaltmak ve sayıca üstün düşman karşısında daha savunulabilir hatlar oluşturmak amacını taşıyor.
Cephedeki bu hareketlilik, sivil halkın yaşamına da doğrudan yansıyor. Rusya'nın devlet enerji şirketi Naftogaz'a yönelik son drone saldırıları, zaten güç durumdaki şebekeyi iyice zorladı. Başbakan Yuliya Sviridenko, kış aylarında etkisini artırması beklenen enerji krizine karşı, elektrik tüketiminde daha katı kısıtlamalar ve artırılmış enerji ithalatı gibi önlemleri devreye soktularını duyurdu.
Tüm bu gelişmeler, Ukrayna'nın içinde bulunduğu çok boyutlu açmazı gözler önüne seriyor. Kiev yönetimi, temel taleplerinden ödün vermeden diplomatik bir çerçeve oluşturmaya çalışırken, aynı anda Rusya'nın askeri baskısını ve altyapıyı hedef alan sistematik saldırılarını göğüslüyor. Washington'a gidecek olan yeni barış planı, bir geri adım değil, Ukrayna'nın savaşı sonlandırma koşullarının yeniden düzenlenmesi anlamına geliyor. Önümüzdeki kritik haftalarda, bu planın alacağı tepki ile Ukrayna'nın cephedeki dayanma gücü, savaşın seyrini belirleyecek ana etkenler olacak.