Teknoloji ticaretinde beklenmedik bir gelişme yaşanıyor. ABD, Çin'e yönelik ileri seviye yapay zeka yarı iletkeni ihracatına izin vererek, önceki yönetim döneminde getirilen katı kısıtlamaları gevşetti. Eski Başkan Donald Trump'ın açıkladığı karar, çip devi Nvidia'nın, en gelişmiş H200 AI hızlandırıcılarını Çin'deki onaylı müşterilere sevk etmesinin önünü açtı. Trump yönetimince, ticareti mümkün kılarken ulusal güvenliği de koruyan bir hamle olarak çerçevelenen bu karar, jeopolitik bir rakibe bu denli güçlü bir teknolojiyi tedarik etmenin stratejik sonuçları üzerine şiddetli bir tartışma başlattı.
Bu politika değişikliğinin arka planında, büyük güç rekabeti ve hızlı teknolojik ilerlemenin oluşturduğu karmaşık bir manzara var. Biden yönetimi altında ABD, derin ulusal güvenlik risklerini gerekçe göstererek, yüksek performanslı hesaplama çiplerinin Çin'e ihracatına yönelik kapsamlı kontroller getirmişti. Bu çipler, yeniliği yönlendiren büyük ölçekli AI modellerini eğitmenin temelini oluşturuyor; ancak aynı zamanda askeri ve gözetleme kabiliyetlerini de geliştiriyor. Buna karşılık Nvidia, Çin pazarı için kasıtlı olarak düşürülmüş performansa sahip H20 modelini geliştirmiş, ancak bu çipin de bu yılın başlarında yasaklandığını görmüştü. Yeni politika ise, çok daha güçlü olan H200'nün ihracatını doğrudan onaylayarak kayda değer bir taviz anlamına geliyor.
Karara giden yol, üst düzey temaslarla şekillendi. Nvidia'nın CEO'su Jensen Huang'ın aylar süren lobi faaliyetlerinin, Temmuz'daki bir AI zirvesi de dahil olmak üzere Trump'la yapılan bir dizi görüşmeyle sonuçlandığı bildiriliyor. Politika değişikliğine eşlik eden mali şartlar ise alışılmadık. Trump, ABD hükümetinin artık Çin'e yapılan bu özel çip satışlarından elde edilen gelirin yüzde 25'ini alacağını, bunun daha önce müzakere edilen yüzde 15'lik orandan kayda değer bir artış olduğunu belirtti. Benzer düzenlemelerin AMD ve Intel gibi diğer Amerikan yarı iletken firmalarına da genişletilmesi niyetini dile getirdi. Ayrıca Huang, Nvidia'nın önümüzdeki dört yıl içinde ABD merkezli AI altyapısına tam 500 milyar dolarlık fımonü yatırım taahhüdünde bulundu.
Siyasi çevrelerden gelen eleştiriler ise hızlı ve sert oldu. Elizabeth Warren ve Andy Kim gibi Demokrat senatörlerden oluşan bir koalisyon, hamleye şiddetle karşı çıktı. Resmi bir mektupta, yönetimin "Kongre'deki iki partili üyelerin ve kendi uzmanlarınızın görüşlerini görmezden geldiğini" savunan senatörler, bu satışların "Çin'in gözetim, sansür ve askeri uygulamalarını güçlendirme riski" taşıdığı uyarısında bulundu. Onlara göre, ileri teknolojik kabiliyeti gelir karşılığında takas etmek, uzun vadeli güvenlik çıkarlarının tehlikeli bir şekilde taviz verilmesi demek.
Bu politika değişikliğinin küresel etkilerinin derin olması bekleniyor. Analistler, Çinli teknoloji firmaları için önemli bir darboğazı kaldırarak, AI yatırım manzarasını önemli ölçüde yeniden şekillendireceğini belirtiyor. Donanım kısıtlamaları içinde yazılım optimizasyonuna odaklanan DeepSeek gibi şirketler, artık çok daha üstün hesaplama gücüne erişebilecek. Bu durum, küresel AI gelişim hızını artırarak maliyetleri düşürebilir ve rekabeti kızıştırabilir. Ancak aynı zamanda, Batılı politika yapıcılar için süregelen bir ikilemi de körüklüyor: Ekonomik çıkarlar ve teknolojik liderlik, stratejik bir rakibin teknolojik yükselişini istemeden güçlendirme riskine karşı nasıl dengelenecek? İhracat çerçevesinin nihai detayları, tartışmalı yeni dengeyi uygulama sorumluluğunu üstlenecek olan Ticaret Bakanlığı tarafından son haline getiriliyor.