Denetim raporları, bir devlet dairesinin işleyişine dair çarpıcı gerçekleri gözler önüne seren en önemli belgelerdir. Kıbrıs'ın Ulaştırma Bakanlığı'na ilişkin hazırlanan son denetim raporu ise, kamu kaynaklarının yönetiminde "sistematik bir çöküş" tablosunu belgeler nitelikte. Sayıştay'ın hazırladığı bu çarpıcı rapor, mali kontrollerin neredeyse yok sayıldığı, usulsüzlüklerin kronikleştiği ve vatandaşın sırtından haksız kazanç sağlandığı bir düzene işaret ediyor.
Sorunun kökleri, 2010 yılına, yani toplu taşıma imtiyaz sözleşmelerinin başladığı döneme kadar uzanıyor. Lefkoşa, Limasol, Larnaka ve Mağusa'daki yüz milyonlarca euroluk otobüs hizmeti sözleşmeleri, on yılı aşkın süredir etkisiz bir denetim mekanizmasıyla yürütülmüş. Bu ihmalkarlığın bedeli ağır oldu. Beş toplu taşıma operatörü, 2010-2020 dönemine ilişkin anlaşmazlıklar nedeniyle devlet aleyhine 59 milyon euroyu aşkın tazminat davası açmış durumda. Daha vahimi, 2020-2022 dönemi sözleşmelerinde, imtiyaz sahiplerinin zorunlu üç aylık mali tabloları düzenli sunmaması ve Bakanlığın da sözleşmede öngörülen cezaları tutarsız şekilde uygulaması. Yani, "kağıt üzerinde kalın kurallar, fiiliyatta ise kayıtsızlık" hüküm sürmüş.
Bakanlığın iç kontrol mekanizmaları ise tam anlamıyla "kör topal" işliyor. Temel bir muhasebe ilkesi olan "iş bölümü ve yetki ayrılığı" rafa kaldırılmış. Rapora göre, bir taşeron firmaya ödenecek tutarın hesaplanması, doğrulanması ve ödeme emrinin verilmesi gibi tüm süreçler tek bir memurun inisiyatifine bırakılmış. Bu durum, hem hataya hem de usulsüzlüğe davetiye çıkaran, "kuzuyu kurda emanet etmek" deyimini hatırlatan vahim bir zaaf.
Mali yangın, yüksek değerli sözleşmeleri aşıp doğrudan vatandaşın cebini de yakıyor. Karayolu Taşımacılığı Dairesi'nin araç kayıt yazılımı TOMIS'teki bir hata, gecikmeli araç muayenesi yenileyen sürücüleri haksız yere fazla ödeme yapmaya zorluyor. Sistem, örneğin 6 aylık yenileme yapan bir sürücüden bile, sanki bir yıllık ücretin tamamını geciktirmiş gibi %10 ceza kesiyor. Tek seferde 9 euro gibi görünen bu fazla ödemeler, binlerce sürücü üzerinden toplandığında devasa bir meblağa ulaşıyor. Ancak bu haksız kazanç toplamının boyutu dahi, yetersiz kayıt tutma nedeniyle bilinmiyor.
Sonuç olarak, bu rapor sadece mali bir denetim belgesi değil, aynı zamanda kamuda "hesap verilebilirlik" ve "şeffaflık" kültürünün nasıl aşındığının bir kanıtı. Devlet, hem muazzam bir mali yükümlülük bulutuyla hem de yönetim becerisine duyulan güven kriziyle karşı karşıya. Rapor, Bakanlık bünyesinde acilen "kökten bir temizlik" ve "sıfırdan bir yapılanma" gerektiğini ortaya koyuyor. Aksi takdirde, vergilerle beslenen kamu kaynakları, bu kontrolsüz sızıntıyla akmaya devam edecek.