Washington'dan gelen son açıklamalar, Trump yönetiminin ticaret politikasında hem içeride destek hem de dışarıda yaptırım araçlarını aynı anda devreye sokmaktan çekinmediğini gösterdi. Pazartesi günü açıklanan ikili hamle, Amerikan tarımına milyarlarca dolarlık bir yardım paketini ve Meksika'dan yapılan tüm ithalata getirilen ek yüzde 5'lik cezai gümrük vergisini içeriyor. Bu adımlar, birbiriyle bağlantılı iki farklı ekonomik baskıya yönelik: küresel ticaret savaşlarında zarar gören çiftçiyi ayakta tutmak ve komşu bir ülkeyi su anlaşması ihlali nedeniyle cezalandırmak.
İç politikadaki taç, Tarım Bakanlığı kanalıyla dağıtılacak 12 milyar dolarlık bir destek paketi oldu. Hazine Bakanı Scott Bessent, kaynağın daha önce konulan gümrük vergilerinden elde edilen gelirler olduğunu belirtti. Paketin 11 milyar dolarlık kısmı, mısır, soya gibi temel tarla ürünleri yetiştiricilerine tek seferlik ödemeler şeklinde ulaştırılacak. Tarım Bakanı Brooke Rollins, bu desteği, çiftçilerin "pazar istikrarsızlığını aşmaları için hayati bir köprü" olarak nitelendirdi. Yardım, özellikle Çin ile yaşanan ve küresel tarım ticaretini altüst eden uzun süreli gerilimlerin gölgesinde geliyor. Çin'in, ABD'li çiftçilerden alım yapmak yerine Güney Amerika'ya yönelmesi, birçok bölgede fiyatları dibe çekmiş durumda.
Öte yandan, Meksika'ya yönelik sürpriz gümrük vergisi artışı ise geleneksel ticaret dengelerinden farklı bir gerekçeye dayanıyor. Trump, 1944'te imzalanan bir su paylaşım anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle Meksika'ya yükleniyor. Beş yılda 800 binden fazla 'acre-feet' su açığı oluştuğunu ve bunun Teksas'taki tarımı vurduğunu iddia eden Trump, "Meksika kapsamlı Su Antlaşmamızı ihlal etmeye devam ediyor ve bu ihlal GÜZEL TEKSAS EKİNLERİMİZE VE HAYVANCILIĞIMIZA ciddi zarar veriyor" ifadelerini kullandı. ABD, yaptırımların artmaması için Meksika'dan 31 Aralık'a kadar önemli miktarda su bırakmasını talep ediyor.
Bu paralel hamlelerin yankıları çok yönlü. Yardım paketi, çiftçi için "ateş düştüğü yeri yakar" misali bir nefes aldırsa da, bazı analistler ve siyasetçiler, sorunun temelinde yönetimin kendi ticaret politikalarının olduğunu ve pahalı bir ödemeyle hasarın telafi edilmeye çalışıldığını savunuyor. Meksika'ya uygulanan vergi ise, karmaşık bir çevresel anlaşmazlığı ticaret savaşı alanına çekerek, kritik bir ekonomik ilişkiye belirsizlik getiriyor. Trump, "Yurtiçi tarım üretimini maksimize etmek, Amerika'yı yeniden uygun fiyatlı yapmanın ve market fiyatlarını düşürmenin büyük bir parçası" diyerek, tarımı enflasyonla mücadelenin bir parçası olarak çerçeveliyor.
Sonuç olarak, Amerikan çiftçisi, dalgalı küresel diplomasi ile iç destek programlarının kesişim noktasında kalmaya devam ediyor. Yardımın uzun vadeli etkisi henüz meçhul. Meksika ile gerilim ise ticaret savaşlarında yeni bir cephe açıyor. Aralık ayındaki su tahliye tarihi, ya bir anlaşmaya vesile olacak ya da sınır ötesi gerilimi daha da körükleyecek.