Kıbrıs'ın iki ayrı bölgesinde bu hafta yaşanan suyla ilgili sorunlar, hem eskiyen altyapının bakımı hem de iklim kaynaklı acil durumlara müdahale zorunluluğu arasında sıkışan yerel yönetimlerin ikilemini gözler önüne serdi. Güneyde, Limasol'a bağlı bir bölgede, altyapı yenileme çalışmaları nedeniyle planlı bir su kesintisi yaşanırken, kuzeyde şiddetli yağışların yol açtığı sel felaketiyle mücadele ediliyor.
Limasol Bölge Yerel Yönetimi, Kolossi bölgesinde kaçınılmaz ancak vatandaşı zor durumda bırakacak bir müdahaleyi duyurdu. 12 Aralık Cuma günü, sabah erken saatlerden akşamüstüne kadar, Apostolou Louka Caddesi ve Georgiou Griva Digeni Caddesi başta olmak üzere birçok ana arterde su kesintisi uygulanacak. Yaklaşık dokuz buçuk saat sürmesi planlanan kesinti, bir arıza değil, ileriye dönük bir yatırım. Yetkililer, "Su altyapısının iyileştirilmesi ve vatandaşlarımızın uzun vadeli ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli" açıklamasını yaparak, bu geçici sıkıntının şebekenin güvenilirliğini ve kapasitesini artırmak adına şart olduğunu vurguladı. Kesinti, daha dirençli bir su hizmeti için atılan stratejik bir adım olarak sunuluyor.
Öte yandan, Kuzey Kıbrıs'taki Kanlıköy'de durum tam bir aciliyet arz ediyor. Ardı arkası kesilmeyen şiddetli yağmurlar, Dut Deresi'nin taşmasına neden olarak çevresindeki yerleşim yerleri için ciddi bir sel tehlikesi oluşturdu. Belediye ekipleri, yerel yönetim başkanı Hüseyin Amcaoğlu'nun talimatıyla bölgede nöbete geçti. Ekipler, "Şiddetli yağışın yarattığı tüm risklere karşı ekiplerimizle sahilde acil durum görevindeyiz, çalışmalarımız kesintisiz sürecek" açıklamasıyla durumun ciddiyetini ortaya koydu. Vatandaşların olası kritik durumları doğrudan bu ekiplere bildirmesi istendi.
Bu paralel olaylar, ada genelindeki su yönetiminin daha geniş karmaşıklıklarını aydınlatıyor. Kolossi'deki planlı çalışma, genellikle su akmayınca fark edilen boru hatları ve dağıtım şebekelerinin modernizasyonu için kronik bir yatırım ihtiyacını yansıtıyor. Kanlıköy'deki sel ise, iklim değişikliğinin yol açtığı akut ve artan tehdidi temsil ediyor; yetersiz drenaj ve su yolu yönetimi, şiddetli yağmuru hızla bir kamu felaketine dönüştürebiliyor. Her iki senaryo da yerel yönetimlerin hazırlığını ve tepki hızını test ediyor.
Sonuçlar ortada: Kolossi sakinleri bir günlüğüne musluklardan su akmayacak bir güne hazırlanırken, Kanlıköy'dekiler olası maddi hasar ve hayatın sekteye uğraması endişesiyle baş başa. İleriye bakıldığında, bu olaylar topluca, su altyapısına yönelik sürdürülebilir yatırımların hızlandırılması gerektiğini gösteriyor. Kıbrıs, giderek daha düzensiz hale gelen hava olaylarıyla yüzleşirken, sağlam bakım programları ile kapsamlı taşkın koruma planlarının entegrasyonu, toplumları hem sistemlerin yıpranmasına hem de doğanın ani öfkesine karşı korumada hayati önem taşıyacak. Unutulmamalı ki, suyun bolluğu da, yokluğu da aynı derecede sıkıntı yaratabiliyor.