Washington'dan gelen son hamle, Atlantik'in iki yakasında taban tabana zıt tepkilere yol açtı. ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin açıkladığı yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi, Rusya'ya yönelik gözle görülür biçimde yumuşak diliyle dikkat çekiyor. Kremlin sözcüleri belgeyi açıkça onaylarken, Avrupa Birliği yetkilileri ve analistler derin bir endişe içinde. Batı dünyasının Ukrayna savaşındaki dayanışmasının sarsılabileceği uyarısı yapılıyor.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan 33 sayfalık strateji belgesi, ABD'nin önceki doktrinlerinden belirgin bir kopuşu temsil ediyor. Belge, Rusya'yı doğrudan bir tehdit olarak sınıflandırmaktan özenle kaçınıyor ve bunun yerine Washington'un Moskova ile "stratejik istikrarı yeniden tesis etmesi" gerektiğini savunuyor. Avrupa'nın karşı karşıya olduğu zorlukları "medeniyetin silinmesi" gibi sert ifadelerle çerçeveleyen belge, NATO ittifakının sürekli genişleyen bir yapı olarak görülmesine son verilmesi çağrısında bulunuyor. Dahası, Ukrayna'daki çatışmayı sonlandırmayı "temel" bir Amerikan çıkarı olarak tanımlarken, daha önceki ABD barış girişimlerini engellemekle AB'yi suçluyor.
Moskova'nın tepkisi hızlı ve olumlu oldu. Devlet haber ajansı TASS'a Pazar günü verdiği röportajda Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, stratejik revizyonları açıkça destekledi. "Gördüğümüz düzeltmeler... büyük ölçüde bizim vizyonumuzla örtüşüyor" diyen Peskov, "Bunu olumlu bir adım olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı. Bu yakınlaşma, belgenin Rusya'nın NATO'nun doğuya genişlemesine yönelik uzun süredir devam eden eleştirileri ve Avrupa'nın jeopolitik dinamiklerine dair okumasıyla uyumundan kaynaklanıyor.
Öte yandan strateji, Avrupa başkentlerinde tedirginlik yarattı. Yetkililer ve dış politika uzmanları, hem belgenin içeriğini hem de üslubunu eleştirerek, bunların tehlikeli bir şekilde Kremlin'in söylemlerini yansıttığını savunuyor. Asıl endişe, 2014'te Kırım'ın ilhakı ve 2022'deki tam ölçekli işgalden bu yana sürdürülen birleşik cephenin çatlayabileceği yönünde. ABD'nin uzlaşmaya yönelik bu hamlesinin, Moskova'ya karşı kaldıraç gücünü zayıflatabileceği ve özellikle Ukrayna olmak üzere Avrupa müttefiklerini daha kırılgan bir pozisyonda bırakabileceği korkusu hâkim.
Bu stratejinin açıklanması, Ukrayna çatışmasını çözmeye yönelik diplomatik çabaların hassas bir evresine denk geldi. Değişen Amerikan tutumu, Avrupa koordinasyonunun önemini daha da artırıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy'in, pazartesi günü Londra'ya danışma ziyareti yapacak olması, Kiev'in istikrarlı uluslararası destek arayışındaki aciliyetini gösteriyor. ABD'deki stratejik kayma, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin liderleri arasındaki görüşmelerde, bu değişen jeopolitik manzarada nasıl yol alacaklarının ana gündem maddesi olacak gibi görünüyor.
Son tahlilde, revize edilen ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Washington'ın Rusya'ya ve Avrupa güvenlik mimarisine yaklaşımında potansiyel bir paradigma değişiminin sinyalini veriyor. Moskova'da kendi perspektifinin onaylanması olarak kutlanan bu belge, transatlantik ilişkilere yeni bir belirsizlik getirdi. Önümüzdeki haftalar, müttefiklerin bu yeni Amerikan yöneliminin devam eden çatışma ve Avrupa'daki geniş güç dengesi üzerindeki pratik etkilerini değerlendirirken, Batı birliğinin direncini test edecek.