Sudan'da devam eden iç savaş, insanlık dışı bir evreye girerken uluslararası toplumun ateşkes çabaları duvara toslamış durumda. Ülkenin iki güçlü askeri kanadı, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki çatışmalar, sivilleri ve yaşam alanlarını doğrudan hedef alarak tırmanıyor. Birleşmiş Milletler'in "dünyanın en büyük insani felaketi" olarak nitelendirdiği bu kriz, on binlerce cana ve milyonlarca insanın yerinden olmasına mal oldu.
Nisan 2023'te, eski müttefikler arasındaki güç paylaşımı anlaşmasının çökmesiyle alevlenen savaş, son haftalarda korkunç bir seyir izliyor. Sivil altyapıya yönelik kasıtlı saldırılar, uluslararası hukukun çiğnenmesi anlamına geliyor. Güney Kordofan'daki Kalogi kasabasında bir anaokuluna düzenlenen ve çoğu çocuk en az 50 kişinin hayatına mal olan insansız hava aracı saldırısı, bu vahşetin sembolü haline geldi. Çad sınırındaki hayati önemdeki Adre sınır kapısına yapılan hücumlar ise insani yardım akışını felç ederek açlık ve hastalık riskini katmerleştiriyor.
ABD'nin özel temsilcisi aracılığıyla sürdürdüğü yoğun diplomatik trafik, tarafları masaya getirmekte âciz kaldı. Süregelen başarısızlık, Washington'da strateji revizyonunu ve daha kapsamlı yaptırım seçeneklerini gündeme getirdi. Ancak bölgesel güçlerin derinden taraf olduğu bu karmaşık denklemde dış baskıların etkisi sınırlı kalıyor. Suudi Arabistan ve Mısır'ın SAF'ı, Birleşik Arap Emirlikleri'nin ise BM raporlarına göre RSF'yi desteklediği biliniyor. Bu durum, çatışmayı bir vekalet savaşına dönüştürerek çözümü daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
İnsani bedel her geçen gün ağırlaşıyor. BM verilerine göre 14 milyonu aşkın insan yerinden edilirken, hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bine yaklaşıyor. UNICEF temsilcisi Sheldon Yett'in, "Çocukları okullarında öldürmek, çocuk haklarının korkunç bir ihlalidir... Çocuklar asla çatışmanın bedelini ödememelidir" sözleri, yaşanan trajedinin boyutunu özetliyor.
Barış umutları ise zayıf bir ışığa bağlı. Norveç'in önümüzdeki haftalarda Sudanlı sivil aktörleri bir araya getirerek sivil yönetim planları için görüşmeler düzenleme niyeti, acil ateşkesten ziyade uzun vadeli bir siyasi çözüm arayışını işaret ediyor. Bir Arap diplomatın ABD'nin rolüne dair "Dışarıdan gelen baskı barış sürecine ivme kazandırır. Ancak asıl önemli olan, bu ivmeyi nasıl kullandığımızdır" şeklindeki değerlendirmesi ise anahtarın hâlâ Sudanlı tarafların elinde olduğunu gösteriyor. Ne var ki, tarafların askeri çözümde ısrar ettiği ve bölgesel rekabetin savaşı beslemeye devam ettiği bu ortamda, Sudan halkının kabusu yakın vadede sona erecek gibi görünmüyor. İnsani felaket, derinleşerek sürüyor.