Tayland yasa uygulayıcıları, Güneydoğu Asya’yı kasıp kavuran ulusötesi suç şebekelerine yönelik tarihi bir operasyon başlattı. Ülkenin Merkezi Soruştarma Bürosu ve Kara Para Aklamayla Mücadele Ofisi (Amlo) tarafından koordine edilen harekât kapsamında, 10.1 milyar Tayland bahtını (yaklaşık 318 milyon dolar) aşan varlığa el konuldu ve onlarca tutuklama emri çıkarıldı. Operasyon, büyük ölçekli çevrimiçi dolandırıcılık, para aklama ve insan ticareti suçlamalarıyla gündemde olan karmaşık ağları hedef alıyor.
Operasyonun finansal boyutu, bu suç örgütlerinin ulaştığı devasa ekonomik gücü gözler önüne seriyor. El konulan varlıklar arasında, bölgenin önde gelen bir enerji şirketindeki büyük hissedarlıklar da yer alıyor. Bu durum, söz konusu şebekelerin sadece dijital dolandırıcılıkla kalmayıp, legal ekonomide de kök salmaya çalıştığının kanıtı olarak yorumlanıyor.
Merkezi Soruştarma Bürosu Başkomiser Yardımcısı Sophon Saraphat, “Bu operasyon, suç ağlarının finansal kalbine yönelik bir darbedir. 10.157 milyar baht değerinde varlığa el koyduk” açıklamasını yaptı. Soruşturma, ABD yaptırımlı Prince Group’un başındaki Çin asıllı Kamboçyalı iş insanı Chen Zhi de dahil olmak üzere geniş bir kişi ağını işaret ediyor. Amlo, Chen Zhi ile yardımcıları Kok An ve Yim Leak’in finansal bağlantılarını ve dolandırıcılık operasyonlarına olan katılımlarını tespit etti.
Söz konusu suç şebekeleri, özellikle Myanmar, Kamboçya ve Tayland sınırındaki kanunsuz bölgelerde konuşlanmış “dolandırıcılık merkezleri” işletiyor. Bu merkezlerde, çoğunlukla insan ticareti mağdurları olan kişiler zorla çalıştırılarak, dünya genelindeki insanlara yönelik yatırım ve “romantik dolandırıcılık” saadet zincirleri yürütülüyor. Operasyon, bu yasadışı faaliyetleri besleyen altyapıyı çökertmeyi amaçlıyor.
Tayland Ceza Mahkemesi, bu şemalarla bağlantılı 42 kişi için tutuklama emrini onayladı. Sophon, “42 kişi için tutuklama emri çıkarıldı. Dün itibarıyla 29 kişi gözaltına alındı” bilgisini paylaştı. Ancak analistler, orta düzeydeki operatörlerin yakalanmasına rağmen, ulusötesi ağların arkasındaki beyin takımının halen serbest olduğuna ve sınır ötesi kovuşturmanın zorluklarına dikkat çekiyor.
Bu hamle, bölge ülkelerinin siber dolandırıcılık merkezleriyle mücadelede iş birliğini artırdığının ve sadece piyonları değil, suçu finanse eden yasadışı servetleri de hedef almaya başladığının güçlü bir sinyali. Fakat, bu faaliyetlerin yüksek kârlılığı ve içine sızdıkları yolsuzluk bataklığı, şebekelerin direnç göstermeye devam edebileceği endişelerini de beraberinde getiriyor.
Tayland’ın bu adımı, Güneydoğu Asya’nın güvenliği ve insan hakları karnesine kara leke olan bu çetelerle yüzleşmenin bölgesel bir zorunluluk haline geldiğini gösteriyor. Bu haftaki el koymalar önemli bir zafer olsa da, asıl sınav baskıyı sürdürmek, yargı süreçlerini sonlandırmak ve gölgelerdeki patronları tasfiye etmek için uluslararası iş birliğini derinleştirmek olacak.