Küresel enerji piyasası büyük bir dönüşümün eşiğinde. Jeopolitik gelişmeler, büyük yatırımlar ve değişen tahminler, önümüzdeki yılları belirsiz ve rekabetçi hale getiriyor. Bu değişimin en önemli nedeni, dünyadaki sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) arzının çok hızlı artması. Ancak, petrol ve doğal gaz aramalarına yapılan büyük yatırımlar, fosil yakıtlara olan talebin hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor.
Avrupa Birliği, Rusya'dan gelen enerjiye bağımlılığını azaltmaya kararlı. Bu durum, enerji haritasını yeniden şekillendiriyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Yunanistan üzerinden Güneydoğu Avrupa ve Akdeniz için yeni bir enerji politikası oluşturuyor. Doğu Akdeniz de çok önemli bir bölge haline geldi. Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır'a doğal gaz ihraç etmeyi planlarken, ExxonMobil ve Chevron gibi büyük şirketler Mısır'da yatırımlarını artırıyor.
Asıl büyük değişim LNG piyasasından gelecek. Uluslararası Enerji Ajansı, 2025-2026 yıllarında devreye girecek yeni LNG kapasitesiyle, küresel arzın %60'a yakın artabileceğini tahmin ediyor. Bu beklenen artış, Türkiye'nin de aralarında olduğu birçok ülkenin uzun vadeli alım anlaşmaları yapmasına neden oluyor. Danışmanlık şirketi McKinsey, 2050'ye kadar küresel gaz talebinin artmaya devam edeceğini öngörüyor.
İlginç bir şekilde, bir yanda enerji bolluğu tahminleri, diğer yanda ise kıtlık endişeleri var. ExxonMobil, yeterli yatırım yapılmazsa mevcut petrol ve gaz sahalarının üretiminin düşeceği uyarısında bulunuyor. OPEC ülkeleri de petrol talebinin 2026'ya kadar güçlü bir şekilde büyüyeceğini düşünüyor. Yapay zeka ve sanayinin etkisiyle, petrol tüketiminin 2050'de çok yüksek seviyelere çıkabileceği tahmin ediliyor.
Sonuç olarak, enerji piyasası karmaşık bir döneme giriyor. LNG piyasası büyüdükçe fiyatlar üzerinde baskı oluşabilir. Doğu Akdeniz'in jeopolitik önemi artıyor. Ancak tüm bu fosil yakıt yatırımları, iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini zorlaştırıyor. Görünen o ki, fosil yakıtlar enerji sahnesinden çok yakın bir zamanda çekilmeyecek.