ABD İç Güvenlik Bakanlığı, vizesiz ülkelerden gelen milyonlarca turistten sosyal medya geçmişlerini talep eden yeni bir öneri sundu. Bu plan, 42 müttefik ülke vatandaşını etkileyecek ve yolcuların dijital olarak incelenmesini büyük ölçüde artıracak. Öneri, gizlilik, güvenlik ve uluslararası ilişkiler hakkında şiddetli tartışmalara yol açtı.
Vizesiz Program’a dahil ülkelerden (İngiltere, Almanya, Avustralya gibi) gelenler, seyahat izni için ESTA adlı bir sisteme başvurur. 2016’dan beri bu formda sosyal medya kullanıcı adı sorusu vardı, ancak cevaplamak isteğe bağlıydı. Yeni kural, bu soruyu zorunlu hale getiriyor. Başvuru yapanlardan, son beş yılda kullandıkları sosyal medya hesaplarının bilgilerini vermeleri istenecek.
Öneri sadece sosyal medyayla sınırlı değil. Ayrıca başvuru sahiplerinden on yıllık e-posta adresleri, beş yıllık telefon numaraları ve detaylı aile bilgileri de toplanacak. Yetkililer, bu önlemin ulusal güvenlik için gerekli olduğunu savunuyor. Eski Başkan Donald Trump, "Sadece güvenli insanların ülkeye girmesini istiyoruz" diyerek planı destekledi.
Ancak, insan hakları grupları ve dijital özgürlük savunucuları bu adıma karşı çıkıyor. Onlara göre, bu kadar çok kişisel veri toplamak, gizlilik hakkını ihlal ediyor ve ifade özgürlüğünü kısıtlayabilir. Ayrıca, bu bilgilerin nasıl değerlendirileceği net değil. Hangi paylaşımların seyahat iznini engelleyeceği belli olmadığı için endişeler büyüyor. Uzmanlar, bu politikanın turizmi olumsuz etkileyebileceğini ve diğer ülkelerin de ABD vatandaşlarından benzer bilgiler isteyebileceğini söylüyor.
Öneri şu anda halkın görüşüne açık. Yetkililer, geri bildirimleri değerlendirdikten sonra nihai kararı verecek. Eğer uygulamaya geçerse, bu durum sınır kontrollerinde büyük bir değişim anlamına gelecek. ABD, güvenlik için kişisel dijital verileri toplama eğiliminin öncüsü olacak. Bu karar, tüm dünyada veri, seyahat özgürlüğü ve güvenlik arasındaki dengeyi şekillendirecek.