Orta Amerika ülkesi Honduras'ın eski devlet başkanı Juan Orlando Hernandez'in hikayesi, uluslararası hukukta yeni bir tartışma başlattı. Hernandez, 2014-2022 yılları arasında ülkesini yönetti. Görevi bittikten sonra ABD'ye iade edildi ve uyuşturucu kaçakçılığı suçundan 45 yıl hapis cezası aldı. Ancak geçen aralık ayında, dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın af yetkisini kullanmasıyla serbest kaldı. Hernandez, sosyal medyada yayınladığı bir videoda çok mutlu olduğunu söyledi ve Trump'a teşekkür etti. ABD'deki yargılanmasını ise siyasi rakiplerinin bir komplosu olarak tanımladı.
Fakat Honduras yetkilileri bu aftan memnun olmadı. Hernandez serbest kaldıktan sadece bir hafta sonra, Honduras Başsavcısı onun için yeni bir uluslararası tutuklama kararı çıkardı. Bu kez suçlama, uyuşturucu değil yolsuzluk. İddiaya göre Hernandez, seçim kampanyalarını finanse etmek için devlet bankasından 12 milyon dolar aldı. Honduras, Interpol aracılığıyla Hernandez için kırmızı bülten yayınlanmasını istedi.
Hernandez'in eşi, kocasının güvenlik nedeniyle Honduras'a dönmeyeceğini ve ABD'de kaldığını açıkladı. Bu durum, iki ülke arasında zor bir hukuki ve diplomatik sorun yarattı. ABD, yeni af ettiği bir kişiyi, müttefiki Honduras'ın isteği üzerine geri vermeli mi? Honduras ise, önemli bir yolsuzluk davasını takip ederek iç politikada güçlü görünmeye çalışıyor.
Uzmanlara göre bu olay, ulusal egemenlik, uluslararası adalet ve başkanlık af yetkisi arasındaki karmaşık ilişkiyi gösteriyor. Hernandez'in kaderi, bir ülkenin affı ile diğer ülkenin tutuklama kararı arasında belirsiz bir durumda. Hikaye henüz bitmiş değil. Hukuk ve diplomasi arasındaki bu mücadelede, Hernandez'in özgürlüğü belki de sadece geçici bir ara verme olacak.