Hong Kong, son yetmiş yılın en ölümcül yangını nedeniyle büyük bir şok yaşıyor. Tai Po bölgesindeki Wang Fuk Court adlı sosyal konutlarda çıkan yangında 151 kişi hayatını kaybetti. Birçok kişinin ise hâlâ ne olduğu bilinmiyor. Yetkililer, bu korkunç olayın nedenlerini araştırmak için iki farklı soruşturma başlattı.
İlk olarak, yolsuzlukla mücadele ekipleri ve polis, yangının çıktığı binalardaki yenileme çalışmalarından sorumlu 13 kişiyi gözaltına aldı. Bu kişiler, ihmalkârlık nedeniyle insan ölümüne sebep olmakla suçlanıyor. İkinci olarak ise, ulusal güvenlik polisi, yangınla ilgili sosyal medyada paylaşım yapan en az iki kişiyi gözaltına aldı.
Yaklaşık beş bin kişinin yaşadığı yedi blok, çok hızlı bir şekilde alevler içinde kaldı. İlk incelemeler, yangının arkasında büyük bir insan hatası olduğunu gösteriyor. Binaları saran iskele ağlarının üçte birinden fazlasının yangına dayanıklı olmadığı anlaşıldı. Yetkililere göre, bu kalitesiz malzemeler, denetimlerden kaçınmak için bilinçli olarak görünmeyen yerlere konulmuş. Bu durum, alevlerin çok hızlı yayılmasına ve büyük felakete yol açtı. Hong Kong İdari Kurul Başkanı Eric Chan, "Sadece para kazanmak için insanların hayatını riske attılar" diyerek bu ihmali çok sert bir dille eleştirdi.
Aslında, felaketten neredeyse bir yıl önce uyarı işaretleri vardı. Wang Fuk Court'ta yaşayanlar, devam eden yenileme çalışmalarından dolayı endişelerini birçok kez belirttiler. Ancak bu şikayetler dikkate alınmadı. Soruşturma kapsamında, ana inşaat firmasının yöneticileri ve bir mühendislik danışmanı hedef alındı. İtfaiyeciler, enkaz altında kalanları kurtarmak için günlerce durmadan çalıştı.
Olayın bir başka ilginç yanı ise, yangından sonraki tutuklamalar oldu. Örneğin, üniversite öğrencisi Miles Kwan, sosyal medya paylaşımları nedeniyle ulusal güvenlik gerekçesiyle tutuklandı. Yetkililer, "Olayın gerçeklerine ve yasalara göre hareket edeceğiz" açıklamasını yaptı. Fakat bu tutuklamalar, halk arasında farklı tepkilere neden oldu. Bir taraftan yangından sorumlu olanlar araştırılırken, diğer taraftan fikirlerini ifade eden vatandaşların gözaltına alınması, toplumda tartışma yarattı. Bazı uzmanlar, henüz hiçbir resmi yetkili yargılanmazken bu tutuklamaların neden yapıldığını sorguluyor.
Hong Kong, bu acı olayla birlikte, inşaat güvenliği kurallarının ne kadar ciddiye alındığını tekrar düşünmeye başladı. Soruşturma ekipleri çalışmalarına devam ederken, şehir hem yas tutuyor hem de bu trajediden ders çıkarmaya çalışıyor. Ortaya çıkan tablo çok net: Bir yanda büyük bir ihmal, diğer yanda ise yaşanan acıdan sonra özgürce konuşmanın sınırları. Bu ikili durum, Hong Kong toplumunda derin bir iz bırakacak gibi görünüyor.